11.09.2011

yazı yazmaya niyet ettim...

"Bir şeyler yazsam şu son 3-4 gün ile ilgili" diye mırıldanmamla başladı her şey:)

Öncelikle bu Fashion Week'de de "anlatsam Türkiye'de taş üstünde taş kalmaz" dememi sağlayacak olaylara şahit olamamanın üzüntüsü içerisindeyim.Millet nelere tanık oluyor da,kitap yazıyor yani...:)

Ammma bazı ufak tefecik şeyleri kulaklarım duymadı değil elbette...

Duygu ve düşünce bölümü:
-Alan küçük dedim,foto falan da koydum ya hani,harbiden bu mekan işi çözülemeyecek galiba.Benim mesele ettiğim konu budur.Çünkü ikide bir mekan değiştikçe bu iş zor gibi,her yeni mekan sıfırdan başlama demek bence.

Kaldı ki bu dönem ki mekan değişikliğinin sebebi "elimiz de bu vardı,biz de değerlendirmeye çalıştık" imajında olmuş bence.

"Defileyi izleyin ve gidin" demenin görsel haliydi bu fashion week çadırı.Yani biraz takılalım,vakit geçsin,eş dost muhabbeti yapalım durumu sıfır.

Çadırın arkasında şahane manzaralı bir cafe var ama ,eğer ona güvenildiyse nanay yani...

Ya peki dergi stantlarına ne oldu..

İçeride durumlar nasıldı ki...Bu sene numaralı oturma düzenine geçildi.Kimin hangi koltukta oturacağı önceden belliydi falan fıstık işte..İşe yaradı mı peki.Yaradığını ben görmedim şahsen...

Ama şunu gördüm...en önde,protokole ayrılmış bir koltukta ,kalın harflerle yazılıp,koltuğa yapıştırılmış ismi söküp oturan basın mensubu,blogger ,ünlü vb.. çok gördüm.

Hala "neden beni öne oturtmadın" cümlesini kuranları gördüm.

İFW'yi gerçekleştirenler çok ama çok daha iyisini yapabilirler de, inanıyorum ki defile izlemeye gelenlerde daha iyisini yapabilirler azıcık anlayışla.

İFW, fotoğraf çekme açısından aylardır beklediğim bir etkinlikti.Evet şahane bir iş çıkmayacağını bence hepimiz de biliyorduk.Ama seviyoruz işte için de moda olan durumları ve o durumları yaşamayı.

Defileler de en çok çantalara takıldı aklım,kalbim.Tasarımcı ve marka defilelerin de bol bol portföy görmek mutlu etti beni.

En çok Özlem Süer'in defile anlayışını seviyorum galiba...Tüm o koşturma içinde değişik tatlar yollandı beyin hücrelerime.

Hatice Gökçe'nin beyazlarını da sevdim,kendisinin saç kesimi de şahaneydi ayrıca.

..sevdiğim bir sürü şey var işte.

Yaşadık bitti bile.Çok da aman aman olmasa da olur ya..bu tarz organizasyonların biz de oturması zor çünkü. yazıya da artık son vereyim bir zahmet.

Uzun mu oldu ne...Bir de yine "az-biraz" mantığında foto ekledim şuraya











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder