Tamam son birkaç aydır 24 Kasım tarihinde Paris'e gideceğim için heyecanlıydım ama özellikle 13 Kasım'da yaşanan terör olaylarından sonra bu heyecan dokuzla çarpıldı, kalbime bölündü, kruvasanlarla toplandı. Ortaya epey saçma sonuçlar çıktı.
Ailemin ve arkadaşlarımın "Gerçekten gidecek misin?" sorusuna çok emin bir şekilde "giderim tabii" diyemedim ama hazırlıkları iptal etmek için de çok bir sebep göremedim. Sonuçta İstanbul'da "dertler derya" şeklinde yaşamaya çalıştığım gerçeği kabak gibi ortada.
Öyle böyle zaman geçti ve 24 Kasım'da Paris uçağı içinde benimle birlikte havalandı. Pasaport kontrolünü haricinde de içimde hiç korku kalmamıştı artık. Zaman, geçerken öpüyor her şeyi ve unutturuyor olanları ne de olsa.
Orly Havalivamına inince yağmurun beni karşılamasına ne desem bilemedim. Evet, bakalım şimdi ne olacak?
Ne olacak işte, şapkayı taktım pasaport kontrolüne geçtim. Bonjour deyip, pasaportumu uzattım ve hop geçtim. Çok kolay oldu. "Yaşasın Paris" kısmı başlayabilir!
DEVAMI fooduristik.comhttp://www.fooduristik.com/parise-baslangic-rehberi/'da
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder